25 Eylül 2017 Pazartesi



Son zamanlarda bağışıklık sisteminin hayatımızdaki önemine daha çok değer vermeye başladık. Nasıl değer vermeyelim ki? Hastalıklardan korunabilmek ve daha sağlıklı ve uzun bir hayat için en önemli kriter bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaktan geçiyor.

Bir çoğumuz tam da bu sebeple beslenmemize ve yaşam koşullarımıza elimizden geldiğince dikkat etmeye çalışıyoruz. Kısaca bağışıklık sistemi, vücudu hastalıklara karşı koruyan, bakteri, virüs ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin tümüdür. 

Vücuda alınan besinler enerji için oksijenle yandığında serbest radikaller yani oksijen içeren son ürünler oluşur. Serbest radikaller hücre ve dokularda çoğaldığında DNA yapısında hasara neden olur. Ayrıca sigara, hava kirliliği, radyasyon vb.  nedeniyle de serbest radikaller artar. Artış durumunda kanser, kalp-damar hastalıkları, artritler vb. sağlık sorunları oluşur. Besinlerle birlikte aldığımız antioksidanlar vücuttaki serbest radikallere karşı savaşırlar. Serbest radikallerin yarattığı olumsuz etkinin önlenmesi ve etkisinin en aza indirilmesi için yeterli miktarda antioksidan tüketilmelidir.

Birazcık terimlere dayalı konuşmak gerekirse, çay türlerinin bileşenleri arasında polifenoller çok önemli bir yer tutar ve kuru çayın yaklaşık % 36’sını oluşturmaktadır. Taze yeşil çay yaprağının diğer bileşenleri kafein, proteinler, amino asitler, karbonhidratlar, lipidler, vitaminler (B vitamini) ve minerallerdir. Çay ayrıca A, K, C, B vitamini, β karoten ve florür içerir.Aslında özet olarak çay bitkisi yapısal özelliği gereği doğal olarak bir antioksidan kaynağıdır. Az işlem görmüş beyaz çayda en yüksek seviyededir.Ama yeşil çay ve siyah çay çeşitleri de içerdiği bileşenleri sayesinde serbest radikallerle savaşta oldukça etkindir. Çay bitkisinde bulunan antioksidanların bir grubu olan flavonoidler, kanser hücrelerinin büyümesini engellediği ve yenilerinin oluşmasını önlediği, yine içerdiği antioksidanlar nedeniyle antibakteriyel, antiviral etkiye sahip olduğu, diğer bir antioksidan grubu olan kateşinlerin kolesterolü düşürdüğü bulunmuştur. Siyah çayın içerdiği theaflavinlerin, yeşil çaydaki kateşinlerle aynı antioksidan etkiye sahip olmaları nedeniyle her iki çay grubunun da sağlık açısından eşit etkiye sahip oldukları bildirilmektedir. Yukarıda bahsi geçen ve daha farklı bileşenleri ile çay bitkisi günlük rutinimizde muhakkak yer vermemiz gereken bir içecektir.

“Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir” demiş T’lenYi Heng ve çayı “ruh banyosu” diye tanımlamış Avusturyalı yazar ve şair Peter Altenberg (1913) yıllar önce. Bu da gösteriyor ki fiziksel özellikleri kadar ruhsal özellikleri ile insanlığa sunduğu olumlu etkileri eski zamanlardan beri biliniyor çay bitkisinin. Aslında sağlıklı olmak derken hem fiziksel hem ruhsal açıdan bir bütün olarak sağlıklı olmak değil midir en önemli olan?

İşte çay bitkisi de birçok farklı çeşidiyle sağlıklı bir hayat yaşama serüvenimizde hem sağlık hem huzur sunan bir içecek olarak bizleri bekliyor.

Sağlıklı ve keyifli günleriniz olması dileğiyle …

♥︎

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder